İştirak Nafakası

İştirak Nafakası



İştirak Nafakası

Av. Ebru KADER DEMİR

GİRİŞ

Aile bir toplumun en küçük topluluğudur. Ailenin mutluluğu ve huzuru toplumun huzurunu da doğrudan etkilemektedir. Ailenin toplum içerisinde bu denli bir önem taşıması nedeniyle bu konu kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenmiştir. Özellikle ailenin korunmaya muhtaç fertleri olan çocuklar Anayasamızca güvence altına alınmıştır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.41/3‟te yer alan “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile çocukların korunması ve bakımdan yararlanması için fiili bir yükümlülük öngörülmüştür. Ana ve babanın boşanması durumunda ise bu bakım yükümlülüğü velayeti kendisinde bırakılmayan eş tarafından yerine getirilmesi mümkün olmayacağından kanun koyucu bu yükümlülüğü fiilen yerine getiren ana veya babaya katkıda bulunması amacıyla kanun koyucu tarafından “iştirak nafakası” yükümlülüğü getirilmiştir.

Bu çalışmada kısaca iştirak nafakasının tanımına değinilerek iştirak nafakasının kapsamı hakkında Yargıtay kararları ve öğreti doğrultusunda değerlendirmeler sunulmuş olup ayrıca özgün önerilerin ortaya konulmasına çaba gösterilmiştir.

 

BİRİNCİ BÖLÜM

İŞTİRAK NAFAKASI

 

1.      GENEL OLARAK

TMK m.335’e göre çocuk, henüz reşit olmamışsa anne ve babanın velayeti altındadır. Anne ve baba, evliliğin devamı süresince çocuğun velayetini birlikte kullanırlar. Ancak anne ve baba boşanmışsa, velayet hakkı boşanma davasında çocuğun velayetinin kendisine bırakılan ebeveyne aittir. Boşanmaya karar veren mahkeme tarafından ayrıca velayetin kendisine bırakılmayan ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişkinin kurulmasına dair karar verilir. Kural olarak eşlerin çocuk üzerinde birlikte velayeti mümkün değildir[1]. Ancak Yargıtay tarafından verilen son kararlarda birlikte velayet kavramının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmayacağına, çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak, ebeveynlerin de kabul etmesi halinde birlikte velayete hükmedilebileceğine ilişkin kararları bulunmaktadır[2]. Bu bağlamda birlikte velayet halinde eşin diğer eşe karşı nafaka yükümlülüğü olmayacaktır. Bu durumda eşler çocuğun bakım ve sair gideri birlikte fiilen karşılarlar.

2.      İŞTİRAK NAFAKASINA DAHİL OLAN GİDERLER

TMK m.182/2’ye göre “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır” denilmiştir. Buna göre, velayetin kendisine bırakılmadığı ebeveyn açısından müşterek çocuğun giderlerine katlanma yükümlülüğü kanunileştirilmiştir.

TMK m.182/2 hükmüne göre müşterek çocuğun bakım giderleri olarak, barınma, giyinme, yiyecek, sağlık giderleri ve eğitim masrafları olmak üzere tüm giderlerinden bahsedilmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’a göre iştirak nafakası; yiyecek giderleri, giyecek giderleri, barınma giderleri, sağlık giderleri, dinlenme giderleri, eğitim-öğretim giderleri, harçlık giderleri ve ulaşım giderlerini kapsamaktadır[3]. Gençcan tarafından yapılan ayrıma bağlı kalınarak iştirak nafakası kapsamında bulunan giderler açıklanmaya çalışılmıştır.

2.1.   Barınma Giderleri

Boşanma sonrası müşterek çocuğun yaşadığı ortamın kalitesinin düşmemesi çocuğun sağlıklı gelişimi için bulunması gerekli en önemli ihtiyaçlardandır. Müşterek çocuk boşanma sonrası, boşanma öncesindeki barındığı evden daha kötü bir evde barınmamalıdır. Çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmesinin sürdürülebilmesi açısından yaşayacağı yerin çocuğun gelişimine uygun hale getirilmesinde velayetin kendisine bırakılmamış ebeveynin iştirak nafakası ile çocuğun barınma giderlerine katkıda bulunması gerektiği açıktır.

Nitekim Yargıtay 2. HD. E.2017/2375 K.2017/6136 T.24.05.2017 kararında "Ortak çocuk idrak çağında olduğundan mahkemece de bizzat dinlenmesi gerektiğinde her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırılması sonra toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet hakkında düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." denilmiştir.

2.2.   Yiyecek Giderleri

Her insanın sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için gerekli en temel ihtiyacı sağlıklı ve düzenli beslenmektir. Müşterek çocuğun da boşanma sonrası sağlıklı olarak gelişimine devam edebilmesi için düzenli olarak beslenmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak için velayetin kendisine bırakıldığı ebeveynin yanı sıra velayetin bırakılmadığı ebeveyn de bu giderlere katlanmakla yükümlüdür.

2.3.   Giyecek Giderleri

Boşanma sonrası çocuğun sağlıklı bir şekilde yaşamına devam etmesi için ihmal edilmemesi gereken bir diğer husus ise giyinmedir. Çocuğun giyinme ihtiyaçlarının gelişimi, mevsim koşulları vb. şartlar göz önünde bulundurularak velayetin kendisine bırakılmadığı ebeveyn tarafından iştirak nafakası ile karşılanması gerekmektedir.

2.4.   Sağlık Giderleri

Müşterek çocuğun boşanma sonrasındaki gelişimi ve olası tedavilerine istinaden iştirak nafakasının kapsamına sağlık giderleri de dahildir. Velayetin kendisine bırakılmadığı ebeveyn tarafından müşterek çocuğun sağlık giderlerine de katlanması gerektiği açıktır.

Sağlık ve tedavi masrafları hali hazırda iştirak nafakasının kapsamında sayılmakta ise de, Yargıtay tarafından bir defaya mahsus olarak yapılan tedavi masraflarının iştirak nafakasından ayrı olarak istenebileceğine hükmedilmiştir.[4]

2.5.   Eğitim-Öğretim Giderleri

TMK m.182/2 hükmü yanı sıra TMK m.327/1 hükmü uyarınca “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” denilmiştir. Boşanma sonrası çocuğun eğitim-öğretim hayatının sürekliliğinin etkilenmemesi adına velayetin kendisine bırakılmadığı eş tarafından eğitim-öğretim giderlerine de katlanması gerektiği açıktır.

2.6.   Dinlenme Giderleri

Müşterek çocuğun sosyal hayatının devamı açısından dinlenme ve tatil zamanlarına ilişkin giderlere de iştirak nafakası kapsamında velayetin kendisine bırakılmadığı eş tarafından katlanılması gerekmektedir.

2.7.   Harçlık Giderleri

Müşterek çocuğun günlük hayatında gerek duyacağı harçlık giderleri de iştirak nafakası ile boşanma sonrası velayetin kendisine bırakılmadığı eş tarafından karşılanması gerekmektedir.

2.8.   Ulaşım Giderleri

Müşterek çocuğun her türlü ulaşım giderleri de iştirak nafakasının kapsamına dahil edilmek zorundadır.

2.9.   Teknoloji Giderleri

Yargıtay tarafından her ne kadar teknoloji giderleri iştirak nafakasının kapsamında değerlendirilmese de müşterek çocuğun kendini daha verimli geliştirebilmesi için öncelikle internet erişimine ve teknolojik cihazlara (bilgisayar, tablet, telefon vs.) ihtiyacı vardır. Özellikle covid-19 pandemi sürecinde teknolojinin önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Teknolojik cihazlara erişimin sağlanması ve çocuğun internete erişiminin sağlanması sürekli bir ihtiyaç olup bu giderlerin de çocuğun yaşı ve gelişimiyle orantılı olarak iştirak nafakası  kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

3.      İŞTİRAK NAFAKASININ SÜRESİ

Boşanmaya karar veren mahkeme tarafından, müşterek çocuğun yukarıda saydığımız tüm giderlerine gücü oranında katlanma yükümlülüğü bulunan velayetin kendisine bırakılmayan ebeveyn adına iştirak nafakası ödemesine hükmedilir. Boşanma davasının görüldüğü sırada müşterek çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması adına tedbir nafakasına hükmedilmekte iken, boşanma kararı ile tedbir nafakası son bulup mahkeme tarafından müşterek çocuğun ihtiyaçları için iştirak nafakasına hükmedilir.

Nitekim Yargıtay 3. HD. E.2016/9367 K.2016/13758 T.01.12.2016 kararında “İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılamayan eşin, velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakım ve eğitim giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı katkıdır. Dayanağını TMK'nun 182/2.maddesi oluşturur. Boşanma kararının kesinleşmesi ile hüküm ve sonuçlarını doğurur.” denilmiştir (https://emsal.yargitay.gov.tr E.T.:20.01.2018).

Nafaka yükümlüsü ebeveynin ölümü halinde iştirak nafakası son bulur. Ayrıca müşterek çocuğun ölümü halinde de iştirak nafakası sona erer.

Müşterek çocuğun ergin olması halinde TMK m.328/1 hükmü gereği iştirak nafakası kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

Ancak TMK m.328/2 hükmüne göre, müşterek çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa çocuğun eğitim hayatı boyunca anne ve babanın eğitim giderlerine katlanma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kanun lafzına binaen iştirak nafakasının çocuğun ergin olması ile ortadan kalkacağı açıktır. Bu durumda ergin olup da eğitim hayatına devam eden müşterek çocuğun velayetin kendisinde bulunmayan ebeveyni tarafından eğitim giderlerine katlanması için yardım nafakasına hükmedilmesi gerekmektedir. Doktrinde bu konunun iştirak nafakasının devamı veya yardım nafakası olarak ayrıca hükmedilmesi gerektiğine ilişkin çeşitli görüşler bulunmaktadır.[5] [6] [7]Ancak Yargıtay’ın görüşleri de ergin çocuğun eğitim masraflarına katlanma yükümlülüğünün yardım nafakası olduğu yönündedir.[8]

SONUÇ

Her ne kadar boşanma ile aile birliği zedelense de müşterek çocuğun gelişiminin olumsuz yönde etkilenmemesi için ebeveynler boşanmadan sonra da müşterek çocuğun tüm bakım ve giderlerine gelirleri oranında katlanmakla yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında iştirak nafakası; yiyecek giderleri, giyecek giderleri, barınma giderleri, sağlık giderleri, dinlenme giderleri, eğitim-öğretim giderleri, harçlık giderleri ve ulaşım giderlerini kapsamaktadır. Yargıtay kararlarında değinilmemiş olsa da günümüzde teknolojinin geldiği durum düşünüldüğünde müşterek çocuk için yapılacak teknolojik giderlerin de iştirak nafakasına dahil edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Ayrıca içinden geçmekte olduğumuz Covid-19 pandemi sürecinde yapılan uzaktan eğitimler nedeniyle teknolojik araç-gereçlerin somut ve sürekli bir ihtiyaç olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu nedenle, boşanma sonrası çocukların eğitim-öğretim hayatlarının ve sosyal yaşantılarının sekteye uğramaması adına teknolojik giderlerin de iştirak nafakası kapsamına alınması faydalı olacaktır.



[1] Şaban Kayıhan – Mustafa Ünlütepe, Medeni Hukuk Bilgisi, Seçkin Yayıncılık, Üçüncü Bası, Ankara, 2016, s.344;, Ebru Ceylan, Türk ve İsviçre Hukukunda Boşanmanın Hukuki Sonuçları, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beta Basım, 1. Bası, İstanbul, 2006, s.164.

[2] Yargıtay 2. HD. E.2016/18674 K.2017/13800 T.04.12.2017 ve E.2016/15771 K.2017/1737 T.20.02.2017 kararlarında "Türk hukukunda kamu düzeni (ordre puplic, amme intizamı) yabancı hukukun tatbikini önleyen istisnaî bir göreve sahiptir. Kanunlar ihtilâfı kaidelerimizce yetkilendirilen yabancı hukuk ülkenin kamu düzenine "açıkça" aykırılık teşkil etmemesi şartıyla tatbik olunma imkânına sahiptir (MÖHUK m.5). Şu halde, kamu düzeni bizim için kanunlar ihtilâfı hukukuna ait tek taraflı bir "bağlanma kaidesi" değildir. Aksine kanunlar ihtilâfı kaidemizin gösterdiği yabancı hukuk nizamının tatbiki prensibinin bir istisnasıdır (Prof.F.Ergin Nomer-Prof.Cemal Şanlı, Devletler Hususî Hukuk, 18.bası-sayfa;159)."...Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa‟da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır” (10.02.2012 tarih ve 2010/1 E, 2012/1 K.saylı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).Yukarıda değinilen iç hukukumuz ve kamu düzeni kavramı ile ilgili açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde "ortak velayet" düzenlenmesinin, Türk kamu düzenine "açıkça" aykırı olduğunu ya da Türk toplumunun temel yapısı ve temel çıkarlarını ihlal ettiğini söylemek mümkün değildir." denilmiştir (https://emsal.yargitay.gov.tr E.T.:18.02.2018). Yargıtay 2. HD. E.2006/2773 K.2006/9267 T.12.06.2006 aksi yöndeki eski tarihli kararında ise "Davacı yabancı mahkemeden verilen boşanmaya ilişkin kararın tenfizini istemiştir. Michigan Eyaleti mahkemesi tarafların boşanmalarına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Tenfizi istenilen ilamda 9.11.2001 doğumlu küçük C.'in velayeti ana babanın her ikisi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. 1-Evlilik devam ettiği sürece ana-baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma ve ayrılığa karar verilmesi halinde hakim velayeti eşlerden birine vermek zorundadır. (TMK.md.336) Yabancı mahkemenin çocukların velayetini yazılı şekilde düzenlemesi Türk Medeni Kanununa aykırıdır. (MÖHUK. mad. 38/c) Bu nedenlerle mahkemenin velayet düzenlemesine yönelik tenfiz isteğini reddetmesinde isabetsizlik yoktur." denilmiştir (https://emsal.yargitay.gov.tr E.T.:18.02.2018).

[3]  Ömer Uğur Gençcan, Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2008, s.1302.

[4] Yargıtay 2. HD. E.2016/21174 K.2017/12856 T.16.11.2017 kararında " Davacı, dava dilekçesinde ayrıca velayeti kendisinde bulunan ortak çocuk için alınması gerekli olan işitme cihazı bedelinin de kendisine ödenmesini talep etmiş, mahkemece isteğin reddine karar verilmiştir. Bu istek sağlık giderlerine ilişkin olduğu için davacı tarafından alınan ve dosyaya faturası sunulan işitme cihazı bedelinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz gerekçe ile talebin reddi doğru olmamıştır." denilmiştir (https://emsal.yargitay.gov.tr E.T.:07.02.2018).

[5] Aras, Bahattin, Boşanma Davalarında Yargılama Usulü ve Aile Mahkemeleri, Adalet Yayınevi, İkinci Bası, Ankara, 2011, s.309.

[6] Bozovalı, Haluk, Mevzuattaki Son Değişikliklerle Öğretide ve Uygulamada Türk Medeni Hukukunda Bakım Nafakaları, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1990. s.61.

[7] Samet Can Olgaç, Ergin Olup da Eğitimine Devam Eden Çocuk Lehine İştirak Nafakasının Devamı Üzerine Yargıtay Kararları Işığında Genel Bir Değerlendirme, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 73, Eylül 2012, s.25.

[8] Bkz Yargıtay 3. HD. E.2016/22591 K.2017/202 T.18.01.2017 kararı (https://emsal.yargitay.gov.tr E.T.:25.01.2018).

E-Bülten

Copyright © 2021 Demir & Kader Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Powered By Erhan Kaya